Romalılar 6'yı birlikte okuyun. Bu bölüm bize kurtuluşun etkileri hakkında ne söylüyor?
Kurtuluşun Kanıtı
Kişisel kurtuluşun verdiği güvence, 1. Yuhanna mektubunun ana temalarından biridir. Yuhanna bu mektubu yazma nedenini şöyle açıklamıştır: “Tanrı'nın Oğlu'nun adına iman eden sizlere; sonsuz yaşama sahip olduğunuzu bilesiniz diye bunları yazdım.” (5:13).
► Kurtulup kurtulmadığından şüphe duyan kişi ne yapmalıdır?
Elçi, bir inananın kurtulduğuna dair güvenceye ihtiyaç duyacağı zamanların olacağını biliyordu. O, inananın güvenini dayandıracağı kanıtı aramasının uygun olduğunu gösteriyor. Mektup boyunca, bazı kanıt örnekleri verdi ve şöyle dedi: "bununla anlarız.”[1] İnananların bu kanıtı kalplerini güvene almak için kullanabileceğini söyledi.[2]
1. Yuhanna'nın mektubu boyunca bir inananın en çok vurgulanan özelliği, günaha karşı kazandığı zaferdir. Bir inananın normal durumu, kasten işlenen günahtan arınmış bir yaşamdır. Elçi, “Yavrularım, bunları size günah işlemeyesiniz diye yazıyorum” dedi. (2:1) Elçi, bu ifadeyle inanın kasten günah işlemeden yaşaması gerektiğini gösteriyor ve onlara zaferle yaşamanın önemini göstermek için yazdığını söylüyor.
“Ama içimizden biri günah işlerse, adil olan İsa Mesih bizi Baba’nın önünde savunur. O günahlarımızı, yalnız bizim günahlarımızı değil, bütün dünyanın günahlarını da bağışlatan kurbandır.” (2:1b- 2).
Burada, gerekli olmasa da günahın ortaya çıkabileceğini kabul eder. Bir inanan günah işlerse, Mesih'in fedakarlığının bu günah için kefaret edebileceğine dair bize güvence verir. Bu, bir inananın günaha geri dönebileceği ve otomatik olarak tövbe etmeden bağışlanabileceği anlamına gelmez. Ayet sadece kurbanın tüm dünya için olduğu gibi mevcut olduğunu söylüyor. Bütün dünyanın otomatik olarak kurtulmadığını biliyoruz. Günahkar, bir zamanlar inanmış olsun ya da olmasın, herhangi bir günahın affedilmesi için tövbe etmelidir. Bir inanan günah işlerse, Tanrı ile olan ilişkisi adına tövbe etmelidir.
Aşağıdaki 1. Yuhanna ayetleri, bir inananın en büyük özelliğinin kasten işlenen günaha karşı kazandığı zafer olduğunu göstermektedir. Aşağıdaki parantez içindeki ifadelere yorumlar eklenmiştir.[3]
“Buyruklarını yerine getirirsek, O’nu tanıdığımızdan emin olabiliriz. [Tanrı’ya isyan eden bu kanıttan yoksundur]. O’nu tanıyorum deyip de buyruklarını yerine getirmeyen yalancıdır, kendisinde gerçek yoktur” (2:3-4).
“Günah işleyen, yasaya karşı gelmiş olur. Çünkü günah demek, yasaya karşı gelmek demektir. Mesih’in, günahları kaldırmak için ortaya çıktığını ve kendisinde günah olmadığını bilirsiniz. Mesih’te yaşayan, günah işlemez. Günah işleyen O’nu ne görmüştür, ne de tanımıştır” (3:4-6).
“Yavrularım, kimse sizi aldatmasın. Mesih doğru olduğu gibi, doğru olanı yapan da doğru kişidir. [Günah işlemeye devam ederken bir şekilde doğru sayılan bir kişi değil.] Günah işleyen, İblis’tendir. Çünkü İblis başlangıçtan beri günah işlemektedir. Tanrı’nın Oğlu, İblis’in yaptıklarına son vermek için ortaya çıktı” (3:7-8).
“Tanrı’dan doğmuş olan, günah işlemez. Çünkü Tanrı’nın tohumu onda yaşar. Tanrı’dan doğmuş olduğu için günah işleyemez” (3:9).
“Tanrı’nın buyruklarını yerine getiren Tanrı’da yaşar, Tanrı da o kişide yaşar. [Mesih'te kalmayı bırakırsa, günah işler. Eğer günah işlerse, Mesih'te kalmayı bırakmıştır.] İçimizde yaşadığını bize verdiği Ruh sayesinde biliriz” (3:24).
“Tanrı’yı sevip buyruklarını yerine getirmekle, Tanrı’nın çocuklarını sevdiğimizi anlarız. Tanrı’yı sevmek O’nun buyruklarını yerine getirmek demektir. [Gerçek sevgi, itaati motive eder. İtaatsizlik, sevgi eksikliğini gösterir.]” (5:2-3).
“Çünkü Tanrı’dan doğmuş olan herkes dünyayı yener. [dünyanın ayartılarını ve ruhunu.] Bize dünyaya karşı zafer kazandıran imanımızdır” (5:4).
“Tanrı’dan doğmuş olanın günah işlemediğini biliriz. Tanrı’dan doğmuş olan İsa Mesih, onu korur [gözetir] ve kötü olan ona dokunamaz” (5:18).
► Bu ayetlerde inananın hangi ayırt edici özelliği açıktır?
Bu ayetlerden inananın ayırt edici özelliğinin Tanrı’ya itaat içinde yaşaması olduğu açıkça görülmektedir. Günaha karşı galip gelmek inananın büyük bir ayrıcalığıdır.
[3] “Günah ile burada, sözcüğün yaygın kullanımına göre, dışsal günahı kastediyorum: Tanrı'nın vahiy edilmiş, yazılı yasasının gönüllü olarak çiğnenmesi; Tanrı'nın herhangi bir emrinin ihlal edildiği bilindiğinde olduğu üzere. ‘Tanrı'dan doğan’, iman ve sevgi içinde, dua ve şükran ruhu içinde yaşarken, günah işlemekle kalmaz, işleyemezde. Mesih aracılığıyla Tanrı'ya inandığı, Tanrı’yı sevdiği ve yüreğini O’nun önüne döktüğü sürece, Tanrı'nın herhangi bir emrini gönüllü olarak ihlal edemez.”
- John Wesley,“Tanrı'dan Doğanların Büyük Ayrıcalığı”
1. Yuhanna 1:8 Üzerine Bir Not
Bazen bir inanlının kasıtlı günaha karşı zafer kazanabileceğini reddeden insanlar, 1. Yuhanna 1:8'den alıntı yaparlar: "Günahımız yok dersek, kendimizi aldatırız ve içimizde gerçek yoktur." Ama "günah işlemek" ne demektir? Bu, inananların bile kasten günah işlemeye devam ettikleri anlamına mı geliyor? Bu, yukarıya alıntılanan bölüm üçteki ifadelerle tutarlı olmayacaktır. Yuhanna daha önce "Her inanan da dahil olmak üzere her insan günah işlemeye devam eder" demiş olsaydı, üçüncü bölümde bu açıklamaları nasıl yapabilirdi? Bu mantıklı olmazdı.
Tüm içerik anlamını açıklar. Yedinci ayette günah için bir arınma vaat edilmektedir. Bu arınma, "nurda yürüyenler" yani gerçeğe göre, Tanrı’ya itaat ederek yürüyenler içindir. Şimdi Tanrı'ya itaat ederek yaşayanlar, Mesih'in kanıyla geçmiş günahlarından arınırlar.
Ancak günah işlediğini ve temizlenmeye ihtiyacı olduğunu inkar edenler olabilir. Bunlar, "günahları olmadığını" söyleyen ve kendilerini "aldatan" kimselerdir. Asla günah işlemediklerini veya günah sorunlarını Mesih olmadan çözdüklerini iddia ediyorlar.
Yine dokuzuncu ayette affedilme ve arınma vaat edilmektedir. Onuncu ayette yine "günah işlemedim" diyenlerin Tanrı'nın kendisiyle çeliştiğini söyler.
Yuhanna, Mesih'in sağladığı arınma ve bağışlanmaya ihtiyaçları olmadığını düşünenlerin, yani kurtarılmaya ihtiyaçları olmadığını düşünenlerin hatasını düzeltmek için yazıyordu. İnananların bile günah işlemeye devam ettiğini söylemiyordu, çünkü bu, mektuptaki ana vurgu ve doğrudan ifadelerle çelişirdi.
Zaferli Bir Yaşam için Tanrı’nın Lütfu
Zaferde yaşamak, miras alınan ahlaksızlık ve insan zayıflığı nedeniyle her zaman kolay değildir. Bu nedenle, birçok insan kasten günah işlemeden yaşamanın imkansız olduğuna inanır. Ancak Tanrı'nın lütfu her iki sorunun da cevabını verir.
► Miras kalan ahlaksızlık nedir?
Miras kalan ahlaksızlık, insanı doğuştan günaha meyleden ahlaki doğasının yozlaşmasıdır. Din değiştirmeden sonra, bir inanan günaha eğilimle mücadele eder. Fakat Tanrı lütfu yalnızca günlük zafer için değil, aynı zamanda miras alınan ahlaksızlığın temizlenmesi içindir.[1]
Günahkâr tabiat, dünya hayatımız boyunca birlikte yaşamamız gereken bir durum değildir. İnananın zaferle yaşayabilmesi için, kalbini kayıtsız şartsız Tanrı’ya teslim ettiği noktaya gelmesi gerekir. O zaman Tanrı onun kalbini temizler öyle ki Tanrı'yı tamamen sevebilsin.
► Zayıflık nedir?
Zayıflıklar fiziksel veya zihinsel sınırlamalar veya eksikliklerdir. Adem'in günaha düşmesi ve insanlığın devam eden günah yoluyla düşüşü nedeniyle, zihinsel, fiziksel ve duygusal olarak Tanrı'nın bizi tasarladığından daha zayıfız.
Zayıflık, hata yapacağımız anlamına gelir. Bir durumda yapılacak doğru şeyi bilemeyebiliriz. Belirli insan sınıfları veya etnik gruplar hakkında yanlış görüşlere sahip olabiliriz. Yanlış fikirler, bir kişi kurtarıldığında otomatik olarak düzeltilmez. Yanlış fikirler yanlış eylemlere neden olur çünkü bir kişi ne yapması gerektiği konusunda yanılıyorsa, yanlış olanı yapacaktır.
Zayıflık, bir kişinin çeşitli nedenlerle mücadele etmesine sebep olabilir. Belki Kutsal Kitap ilkelerini nasıl uygulayacağını öğrenmemiştir. Belki dürtülerine direnmesine yardımcı olacak disiplinler geliştirmemiştir. Belki onu güçlü tutmaya yardımcı olacak günlük alışkanlıklara sahip değildir. Belki Ruh'ta yürümenin önemini anlamıyordur.
Başkalarını yargılamak için acele etmemeliyiz, çünkü onların ne zaman kasten günah işlediklerini bilemeyiz. Çoğu zaman insanlar bilgi ve ruhsal olgunluk eksikliğinden dolayı yanlış şeyler yaparlar.
Hiç kimsenin daha önce ayartılmadığı şekilde ayartıldığınızı düşündünüz mü? Günah karşısında tam bir zafer kazanmanın gerçekten mümkün olup olmadığını hiç merak ettiniz mi? Tanrı, ayartmadaki zayıflığımızı telafi etmekten çok daha fazla lütuf sağlamayı vaat etti:
“Herkesin karşılaştığı denemelerden başka denemelerle karşılaşmadınız. Tanrı güvenilirdir, gücünüzü aşan biçimde denenmenize izin vermez. Dayanabilmeniz için denemeyle birlikte çıkış yolunu da sağlayacaktır” (1. Korintliler 10:13).
► Bu ayet hakkında bildiğimiz bazı şeyler nelerdir?
Bu ayet bize birkaç önemli şeyi açıklıyor.
Ayartmalar insanlığımızdan ötürü gelir. Bu, mücadelelerinizin sadece size özel olmadığı anlamına gelir.
Tanrı sınırlarımızı biliyor. Ne kadar dayanabileceğimizi biliyor. Biz ne kadar dayanabileceğimizi bilmiyoruz ama O biliyor.
Tanrı ayartmalara sınır koyar. Zafer içinde yaşamamızı ister. Bu ayete göre zafer her zaman mümkündür.
Tanrı, zafer için ihtiyacımız olanı sağlar. "Bir kaçış yolu" verir. Tanrı, zafer içinde yaşamamızı ister. Muzaffer yaşam için lütfeder.
Öğrenciler Romalılar 8'e dönmeli ve bu bölümde kullanılan ayetlere bakmalıdır.
Romalılar 8, Ruh'un imanlının hayatındaki işinin harika bir tanımını verir. Kutsal Kitap bize gerektiği gibi nasıl dua edeceğimizi bile bilmediğimizi söyler, ancak Kutsal Ruh bizim aracılığımızla dua eder.
Bu bölüm bize zafer dolu bir yaşamı nasıl yaşayacağımızı anlatır. Beden yerine Ruh'u izlersek mahkûm olmayacağız (1. ayet). Tanrı'nın bizden beklediği doğruluğu uygulayabiliriz, çünkü Ruh'un gücü içimizde çalışır (4. ayet).
Bir kişi günahkar doğa tarafından kontrol edilirse, Tanrı'yı memnun edemez (8. ayet), kınanır (1. ayet) ve Tanrı tarafından yargılanır (13. ayette “ölür”). Ancak Kutsal Ruh'un gücü ve rehberliği sayesinde günahkar eylemlere son verebiliriz (ayet 13-14).
Günaha Karşı Zaferin Aciliyeti
Bazen şöyle sorular sorulur:
Bir Hıristiyanın günaha karşı zafer kazanması gerçekten gerekli mi?
Günaha boyun eğerse, bir inananın Tanrı ile olan ilişkisine ne olur?
Bir kişinin kurtuluşu aldıktan sonra kaybetmesi mümkün müdür?
İlk kilisenin fikir birliği, bir kişinin Tanrı'ya karşı isteyerek isyan etmesi durumunda kurtuluştan düşeceğiydi. İlk pastörler topluluklarını, imanla muzaffer yaşamaya devam konusunda inatçı olmaya devam ettiler, çünkü Kutsal Kitap bu konuda birçok uyarı içermekteydi.
Günahkâr, iman ettiği zaman, işlediğini anladığı günahlardan tövbe eder. Tanrı ile ilişki içinde yaşarken, yapması gereken başka değişiklikleri de görür. Bunlar, Tanrı’yı hoşnut etmeyen hareketler, alışkanlıklar, eğlenceler veya sözler olabilir. Kutsal Kitap şöyle der: "Bedeni ve ruhu lekeleyen her şeyden kendimizi arındıralım, Tanrı korkusuyla kutsallıkta yetkinleşelim."[1]
Ya bir inanan şimdi yanlış gördüğü bir şeyi değiştirmek istemediğine karar verirse? Ya kurtulduğunda tövbe ettiği günahlara geri dönmeye karar verirse?
Bazen insanlar şöyle şeyler söyler:
"Eğer sonsuz yaşam gerçekten sonsuzsa, asla kaybolmaz."
"Eğer yaptığımız hiçbir şeyle değil de lütufla kurtulursak, o zaman yaptığımız hiçbir şeyle kurtuluşumuzu kesinlikle kaybedemeyiz."
"Müsrif oğul, uzak ülkede babasına isyan ederken bile babasının oğluydu."
"Tanrı kurtuluşu karşılıksız bir hediye olarak verdiği için onu asla geri almaz."
Bu düşünce, günaha karşı zafer kazanmadan kurtuluşlarında güvende olduklarını düşünerek, din değiştirdikten (iman ettikten) sonra binlerce insanın günaha geri dönmesini kolaylaştırdı. Kutsal Kitabın inananın güvenliği hakkında ne öğrettiğini anlamak önemlidir.
Yuhanna 15:2-10'da asma ve dalların ünlü benzetmesi vardır. Bazı önemli soruları yanıtlar.
Mesih'te nasıl kalacağız? "Eğer buyruklarımı yerine getirirseniz, sevgimde kalırsınız." (ayet 10). Mesih'e bağlı kalmayı bırakmak, bir kişinin ona itaat etmeyi bıraktığı anlamına gelir. O zaman ne olur?
“Bir kimse bende kalmazsa, çubuk gibi dışarı atılır ve kurur. Böylelerini toplar, ateşe atıp yakarlar.” (6. ayet). Bir kişi itaat etmeyi bırakır ve böylece Mesih'te kalmayı bırakırsa reddedilir. Yakılan dalların örneği, tam bir reddi gösterir.
“Ben de kalın, bende sizde kalayım. Çubuk asmada kalmazsa kendiliğinden meyve veremez. Bunun gibi, sizde bende kalmazsanız meyve veremezsiniz.”(4. ayet). “Bende meyve vermeyen her çubuğu kesip atar.” (2. ayet). Mesih'te itaatle kalmazsak, meyve veremeyiz. Meyve vermek, Tanrı’nın lütfuyla değiştirilen, kutsanan ve rehberlik edilen bir hayat yaşamak demektir. Bir kimse Tanrı’ya isyan ederse, kendisini Tanrı’nın sağladığı hayatın akışından ayırır ve artık Tanrı'nın lütfunda yaşayamaz. Meyve vermeyen reddedilir.
Kurtuluş, lütfun karşılıksız bir armağanıdır, ancak verenle olan ilişki dışında sahip olunan bir armağan değildir. Sally, Willy'ye bir kitap verirse ve bu gerçekten onundur, Willy onunla ne isterse yapabilir. Sally, Willy’nin kitabı okumasını ister, ama Willy kitabı okumasa bile geri alamaz. Willy kitabı yağmurda bırakabilir, yırtabilir veya böcekleri öldürmek için kullanabilir. Sally onu geri alamaz çünkü kitabı Willy'e verdi. Willy’nin kitaba sahip olması, Sally ile olan ilişkisine bağlı değildir. Sally'nin düşmanı olsa bile kitap hala ondadır.
Asma benzetmesi, kurtuluşun kişinin verenle ilişki kurmadan sahip olabileceği bir hediyeden farklı olduğunu gösterir. Mesih bize hayat veren bir asma gibidir.[1] Kurtuluş, ilişki yoluyla elde edilir. Kutsal Kitap bize hiçbir yerde ne yaparsak yapalım kurtuluşu koruyacağımızı söylemez. Mesih'ten ayrılmak, kurtuluştan ayrılmak demektir. Bu kurtarıcı ilişkiyi Tanrı'ya güvenerek ve O’na itaat ederek sürdürürüz.[2]
Modern bir örnek, bir ampul ve elektrik olabilir. Ampul, içine elektrik gücü akarken ışığı vardır. Ampul, güç kaynağından ayrılırsa ışığını tutamaz. Aynı şekilde Mesih ile olan ilişkimiz aracılığıyla sonsuz yaşama sahip oluruz. O'nun yaşamı içimize akar. O'ndan ayrılırsak bu yaşamı sürdüremeyiz.
Bazı kimseler, Yaşam Kitabı'na yazıldıktan sonra bir ismin oradan çıkarılmasının mümkün olmadığını söylerler. Ama bir ismin çıkarılmasının en az bir yolu vardır:
“Her kim bu peygamberlik kitabının sözlerinden bir şey çıkarırsa, Tanrı da bu kitapta yazılı yaşam ağacından ve kutsal kentten ona düşen payı çıkaracaktır” (Vahiy 22:19).
Vahiy kitabının bir kısmını kelimenin tam anlamıyla kaldırmış olmaktan suçlu bulunan çok az insan vardır. Bununla birlikte, bir ismin Yaşam Kitabı’ndan çıkarılmasının mümkün olduğu vurgulamaktadır.
Kutsal Yazılar, bir kez kurtulan kişinin sonunda günah tarafından yenilerek kurtuluşunu kaybedebileceği konusunda bizi uyarır. “Galip olan beyaz giysilere bürünecek ve onun adını yaşam kitabından silmeyeceğim” (Vahiy 3:5). Vahiy'de kiliselere birçok vaat verilir ve bunların çoğu kurtuluşun kendisine atıfta bulunur (2:11 bakınız), ancak vaatlerin tümü inananın üstesinden gelmesine bağlıdır. Bunlar kurtarılmış insanlardı, ancak günahın üstesinden gelmezlerse, kurtuluşları kaybolacaktı.
Bir zamanlar Pavlus, Selanik'teki inananların imanlarından vazgeçmiş olabileceğinden endişeliydi. Eğer bu olursa, onlara sunduğu müjdeleme emeğinin boşa gideceğini söyledi.[1] Bu, bir inananın imanından tamamen düşmesinin mümkün olduğunu ve öyle ki onun ilk iman edişinin değersiz sayılacağını gösterir.
2. Petrus 2:18-21'de, “Rab ve Kurtarıcı İsa Mesih'i tanımakla dünyanın çirkefliklerinden kurtulan” bazı imanlıları, aldatan sahte öğretmenler olduğunu görüyoruz. ‘Bu eski inananlar “doğruluk yolunu bildiler” ama yolu terk ettiler. Bu metin, günahkar bir yaşam tarzına dönmektense yolu hiç bilmemelerinin daha iyi olacağını söylüyor. Bu, bir kişinin tekrar günaha girerek kurtuluşunu kaybetmesinin mümkün olduğunu gösteriyor. Eğer bir kişinin kurtuluşunu kaybetmesi mümkün olmasaydı, asla kurtarılmadan öncekinden daha kötü durumda olamazdı.
Oğul olma durumu değiştirilebilir. Bir zamanlar şeytanın çocuğu[2] ve gazabın çocuklarıydık[3], ancak Tanrı tarafından evlat edinildiğimizde bu oğul olma durumu değişiyor. Müsrif oğul, babasından uzaklaşırken evlatlığın tüm faydalarını kaybetti. Döndüğünde, babası onu ölmüş olarak nitelendirdi.[4]
Tanrı, inananların kendilerini güvende hissetmelerini ister, ancak duygularını, kendilerini gerçekten tehlikeye atacak sahte bir güvenceye bağlayarak değil. İnananlara Tanrı'nın vaat etmediği bir şeyi vaat etmemeliyiz. O, ne yaparsak yapalım kurtuluşumuzu kaybetmeme konusunda güvende olacağımızı vaat etmiyor. O, bize yol göstereceğine ve günaha karşı zafer kazanmamızı sağlayacağına söz veriyor. Bu korkudan özgür olmamız için yeterli bir güvencedir.
Bazen inananlar kurtuluşları hakkında şüphe duyarlar. Bir zamanlar kurtulduklarından emin olabilirler, ancak yine de Tanrı ile kurtarıcı bir ilişki içinde olduklarından şüphe duyabilirler. İncil, bu önemli soru karşısında bizi şüpheye düşürmez. Tanrı’nın isteği, inananın kurtuluşundan o kadar emin olmasıdır ki, inanan “hüküm gününde cesaretli”[5] olsun ve sınavı geçip geçemeyeceğini merak etmesin.[6]
Bir inanan şüpheye düştüğünde, bir zamanlar kurtulduğundan emin olduğu için bunları görmezden gelmemelidir. “İmanda olup olmadığınızı anlamak için kendinizi sınayıp yoklayın[7]” Bunu yapmak uygundur. Bir kişi, kurtuluşa giden kutsal adımları izleyerek kurtulduğunu ve onunla itaatkar bir ilişki içinde yürüyerek Mesih'te kaldığını biliyorsa, ruhsal bir yaşama sahip olduğundan emin olabilir.
Sınıf liderine not: Sınıfın çeşitli üyeleri, iki bölümdeki (“Kaçınılması Gereken Hata: Düşük Beklentiler” ve “Neden Önemlidir”) bilgileri açıklamak için seçilebilir.
[6] “İmandan düşmenin mümkün olduğuna inanan ve düşmekten korkan kimse, ihtiyaç duyduğu rahatlıktan yoksun değildir, akıl kaygısı da duymaz. Çünkü isteyerek ayartmaya boyun eğmedikçe ve kurtuluşunu vicdanlı bir şekilde yaşamayı ihmal etmedikçe, şeytan'ın, günahın, dünyanın veya bedeninin zayıflığının gücüyle imandan düşmeyeceğini bildiği zaman, onu teselli etmek ve endişeyi dışlamak yeterli olur.” James Arminius, Belirli Makalelerden Kısaltmalar, “Kurtuluş Güvencesi Üzerine”
Günaha karşı zafer kazanmak, insanlara iki şey yüzünden imkansız görünüyor: zayıflık ve miras alınan ahlaksızlık. Tanrı'nın bizi insani sınırlamalara sahip olduğumuz için mahkum etmediğini hatırlamalıyız. Tanrı, isteğini yerine getirebilmemiz için Ruhu aracılığıyla bize güç verir. Zayıflık günah değildir ve hiç kimse zayıf olmaktan dolayı günah işlemek zorunda değildir.
Miras kalan ahlaksızlığın etkisi iman ettikten sonra da devam eder, ancak Tanrı arınma için lütfeder. Miras kalan ahlaksızlıkla doğduğumuz için suçlanmıyoruz, ancak onu korursak bu bizim suçumuzdur. Dolayısıyla ne zayıflık ne de miras kalan ahlaksızlık, zaferli yaşama umudumuzu kaybetmemize neden olmamalıdır.
Mesih'e iman yoluyla, Mesih’le birleşiriz. O'nun ölümü ve dirilişi ile özdeşleşiriz ve bizim için bu, günaha ölüm ve yeni bir hayata diriliş demektir. O bizdedir ve biz de onun içindeyiz. Hristiyan yaşamı sadece elimizden gelenin en iyisini yaparak onun örneğini takip etmeye çalışmak değildir. Hristiyan yaşamı içimizde Mesih tarafından yaşanır. O, yeryüzünde yürürken günaha karşı zafer kazandı ve hala bizde muzaffer olarak yaşıyor.
Neden Önemli
Büyük bir şehrin caddesi boyunca bir kaldırımda oturan, paçavralar giymiş zavallı bir kadın. Saçları pislikten birbirine karışmış ve keçeleşmiş, teni açık saçık ve kirlidir. Umutsuz bir çaresizlik içinde oturur. Aniden büyük bir kargaşa çıkar ve bir köşede krallığın büyük prensi asilleriyle birlikte geçer. Prens yakışıklı, güçlü ve kibardır! Arabası geçerken pis kadının oturduğu yerde, prens şoförüne “Dur!” diye seslenir.
Araba durunca, prens hizmetçilerine, "Kaldırım kenarında oturan kadın, evlenmek istediğim kadındır!" der.
Şimdi sahne değişiyor. Düğün günü saraya bakıyoruz. Ne görüyoruz? Hala paçavralar içinde keçeleşmiş ve kirli saçlı pis bir kadın. Etrafında gelinliği, sabunları ve parfümleri taşıyan nedimeleri var, ama gelin kendini düğün gününe hazırlamakla ilgilenmiyor. Hanımlardan biri, “Leydim, düğüne hazırlanmak istemez misiniz?” diye soruyor. Gelin cevap veriyor, “Prens beni gördüğünde ve benimle evlenmek istediğinde, ben böyle görünüyordum, sanırım şimdi nasıl göründüğümün bir önemi yok.”
Böyle bir tavır karşısında şaşarız çünkü prens onu sevdiği için onun bu durumda kalmasını istemez. Prens onu çekici olmadığı zamanlarda sevdiği için, kadın da prens için en iyi şekilde görünmeyi istemelidir.
Günahlı olduğumuzda Tanrı bizi sever ama bu, günahın önemli olmadığı anlamına gelmez. Bizi sevdiği için durumumuzu değiştirmek ister. Bizi sevdiği için, O’nun hoşuna giden görüntü ve karaktere bürünmek istemeliyiz.
Zaferli Yaşamak İçin Pratik Talimatlar
Dünyanın dört bir yanında Hristiyanlık gerçeği batıl inançlarla karıştırılıyor. Bazıları, günaha karşı zafer kazanmayı; tekrarlayan dualar, duygusal deneyimler, kötü ruhların azarlanması (belirli günahlara neden olduğu düşünüldüğü için), kendi kendine acı çektirme, belirli muskaları takma, ruhsal sembollerin evin etrafına yerleştirilmesi veya vücudun özel yağ ile mesh edilmesi olarak öğretiyor. Bu, “ruhsal büyü” yoluyla zaferdir!
Bazıları ise günaha karşı zaferi çok basit bir şekilde öğretiyor. Onlar, Kurtuluş ve Ruhsal doluluk deneyimlerinin günahın gücünü kalıcı olarak yok edeceğini söyler. Ruhsal gelişim, disiplin ve sürekli uyanık olma ihtiyacını vurgulamakta eksik kalırlar.
Dünya ve günah üzerinde tutarlı bir zafer elde edemeyenler, kendilerine şu soruları içtenlikle sormalıdırlar:
(1)Gerçekten yeniden doğdum mu?
Eski hayatıma öldüm mü; tövbe edip geride bıraktım mı? Mesih'te yeni bir yaşamım var mı—yeni tutumlar, yeni arzular, Tanrıyla ilgili şeyler için yeni bir iştah? (2 Korintliler 5:17) Mesih, Kutsal Ruh aracılığıyla yüreğimde yaşamaya geldi mi? İnsan iradesinin gücü aracılığıyla mı günahı yenmeye çalışıyorum veya içimde yaşayan Tanrı'nın gücüne mi dayanıyorum? (Galatyalılar 2:20)
(2) Tanrı'nın Sözünü kalbimde saklıyor muyum?
Mezmur yazarı şöyle tanıklık etti: “Aklımdan çıkarmam sözünü, sana karşı günah işlememek için.” (Mezmur 119:11). Yeni doğmuş bir bebeğin iştahla annesinin sütüyle beslendiği gibi, biz de Tanrı'nın Sözü'yle beslenmeliyiz (I Petrus 2:2).
(3) Kendimi günah karşısında gerçekten ölü, Tanrı karşısında diri mi sayıyorum?
“Siz de böylece, kendinizi günah karşısında ölü, Mesih İsa’da Tanrı karşısında diri sayın.” (Romalılar 6:11). Üzerimde hiç bir gücü olmadığına güvenerek ayartıyı reddediyor muyum?
(4) Zafer için Tanrı'ya mı güveniyorum?
Elçi Yuhanna, Tanrı'nın ailesinden doğan kişinin "dünyayı yendiğini" ilan etti. “Çünkü Tanrı’dan doğmuş olan herkes dünyayı yener. Bize dünyaya karşı zafer kazandıran imanımızdır.” (I Yuhanna 5:4). Elçi Pavlus, İsa'nın çarmıhı dışında hiçbir şeye asla güvenmeyeceğini, çünkü dünyevi şeylerin kendisini çekme ve kontrol etme gücünü çarmıhta kaybettiğini söyledi. (Galatyalılar 6:14). Tüm doğruluğun kaynağı olan İsa'yı unutursak, tutarlı bir zaferli hayat yaşamamız imkansız olur.
(5) Her gün imanla Rab İsa'yı giyiyor ve günaha hiç izin vermiyor muyum?
Hıristiyan yolculuğumuzun neresinde olursak olalım, zafer asla otomatik olarak gelmez. İsa'nın günaha karşı tutumunu bilinçli olarak benimsemeli ve onun örneğini izlemeliyim. (Romalılar 13:14; Efesliler 4:24).
(6) Tanrı'nın ruhani zırhını giyiyor muyum?
Yaşamın savaş alanında birçok inanan, yalnızca ruhsal savunmaları konusunda dikkatsiz oldukları için Şeytan'ın ateşli oklarıyla yaralanır. (Efesliler 6:11).
(7) Öz disiplin uyguluyor muyum?
İnancımızda ne kadar olgun olursak olalım, her zaman öz disipline ihtiyaç olacaktır. Vücudumu eğitiyor ve disiplin altına alıyor muyum? Doğal, Tanrı vergisi iştahlar (yemek, uyku veya seks arzusu gibi) kontrol edilmeli, öyle ki yeni doğan ruhumun amaçlarına hizmet edebilsinler çünkü bedenim günahla lekelendiğinden, arzuları dengeli değil. Bedenin yönetimine izin verilmemeli; beden ruha hizmet etmelidir. Pavlus, ruhsal bir kazazede olmamak için bedenini terbiye ettiğini ve kendisine boyun eğdirdiğini söyledi. (1 Korintliler 9:25-27). Bu terbiye her Hıristiyan için gereklidir.
(8) İtaat ederek mi yaşıyorum?
“Işıkta yürü”, elçi Yuhanna'nın öğüdüdür (1 Yuhanna 1:7). Cennete giden yolda birçok tuzak, tökezleme taşı ve tehlikeli yer olduğundan, her zaman Tanrı Sözü'nün ışığında (Mezmur 119:105) ve Kutsal Ruh'un varlığında yürümemiz gerekir. (Yuhanna 14:26). İtaat, İsa'nın kanının bizi temiz tutacağı vaadini taşır. Karanlıkta yürümek, geri dönmeyi reddedenler için tökezlemeye, düşmeye ve nihayetinde ölüme yol açar.
Sınıf, “İnanç Beyanı”nı en az iki kez birlikte okumalıdır.
İnanç Beyanı
Günaha karşı zafer içinde yaşamak her inananın ayrıcalığı ve görevidir. İnanan, Mesih'le olan ilişkisinden hayat bulur. Tanrı'nın iradesini reddeden ve günaha dönen inanan, Tanrı ile olan kurtarıcı ilişkisini bozar. Tanrı güçlendiren lütfunu sağlar, böylece inanan her ayartının üstesinden gelebilir.
9. Ders Ödevleri
(1) Bölüm Ödevi: Her öğrenciye aşağıda listelenen bölümlerden biri atanacaktır. Bir sonraki ders oturumundan önce, pasajı okumalı ve bu dersin konusu ile ilgili ne söylediği hakkında bir paragraf yazmalıdır.
2. Petrus 1:1-11
İbraniler 10:23-39
Vahiy 3:14-22
Yakup 1:21-27
Matta 13:18-23
(2) Test: Bir sonraki derse Ders 9 üzerinden bir test ile başlayacaksınız. Hazırlık aşamasında test sorularını dikkatlice inceleyin.
(3) Öğretme Ödevi: Ders dışı öğretim zamanlarınızı planlamayı ve raporlamayı unutmayın.
Ders 9 Testi
(1) Yuhanna’nın ana teması nedir?
(2) Yuhanna, bir imanlının hangi özelliğini en çok vurgular?
(3) Korintliler 10:13' ten hangi dört şeyi öğreniyoruz?
(4) Bir imanlı nasıl Mesih'te kalmaya devam eder?
(5) Sürekli kurtuluşa sahip olmak için ne gereklidir?
SGC exists to equip rising Christian leaders around the world by providing free, high-quality theological resources. We gladly grant permission for you to print and distribute our courses under these simple guidelines:
No Changes – Course content must not be altered in any way.
No Profit Sales – Printed copies may not be sold for profit.
Free Use for Ministry – Churches, schools, and other training ministries may freely print and distribute copies—even if they charge tuition.
No Unauthorized Translations – Please contact us before translating any course into another language.
All materials remain the copyrighted property of Shepherds Global Classroom. We simply ask that you honor the integrity of the content and mission.