Yaratılış 3'ü birlikte okuyun. Bu pasaj bize günah hakkında ne söylüyor?
Günahı Neden Anlamamız Gerektiği
► Günahı neden anlamamız gerekir?
(1) Dünyanın durumunu anlamak için günahı anlamalıyız. Kutsal Kitap bize insanların çektiği acıların nedeninin günah olduğunu söyler. Ölüm dünyaya günah yoluyla geldi. [1] Günahın lanetinden dolayı hastalık, yaşlanma ve acı vardır. Yalan, hırsızlık, cinayet, zina, kavga, sarhoşluk, zulüm gibi günahlı işler dünyayı ıstırapla doldurmuştur. Nefret, şehvet, açgözlülük, gurur ve bencillik gibi günahlı hareketler, içinde günah olan kalpten doğar.
(2) Tanrı'nın dünyadaki önceliklerini anlamak için günahı anlamalıyız. Tanrı, insanlığın günahına lütuf ve kurtarışla karşılık vermiştir. Bu nedenle günahın dikkatle tanımlanması gerekir.
(3) Lütuf ve kurtarışı anlamak için günahı anlamalıyız.
(4) Kutsallığı anlamak için günahı anlamalıyız. Günahkarlık, kutsallığın karşıtıdır. Tanrı'ya bağlılığa karşıdır. Bir kişinin kutsal ve Tanrı'ya bağlı olması için günahtan ayrılması gerekir.
Tanrı’nın yarattıkları mükemmeldi ve yaptığı her şey kusursuzdu. Tanrı yaratmayı bitirdiğinde bunun iyi olduğunu gördü.[1] Bu nedenle, günahın Tanrı'nın hatası olmadığını biliyoruz.[2]
Adem ve Havva Tanrı'yla ilişki içindeydiler, Tanrı'yı hoşnut etmek istiyorlardı ve doğru olan her şeyi yapma yeteneğine sahiptiler. Şeytan Havva'yı yanlış yapmaya ayartmaya geldi. Bu yüzden günahın evrende zaten var olduğunu biliyoruz. Şeytan zaten günaha düşmüştü. Ama günah henüz insanlığa veya yaratılışın onların yetkisi altındaki kısmına girmemişti.
Adem ve Havva'nın özgür iradeleri vardı. Günah işlemeleri mümkündü çünkü gerçek bir seçim yapabilirdiler. Tanrı'nın yasasını çiğnemeyi seçtiler ve bu, insan günahının başlangıcıydı. Günah, Tanrı'nın yarattığı bir şey değildir.
Günahlı ilk eylem insanlığı Tanrı'dan ayırdı. Günah ayrıca insanlığın doğasını da bozdu.[3] Daha sonra doğan tüm çocuklar bu bozuk doğaya sahip olacak ve günah işleyeceklerdi.[4]
Günah, tüm yaratılış üzerine bir lanet getirdi.[5] Günah yüzünden hayat değişti. Acı, yaşlanma ve ölüm geldi.[6] Çalışmak ve hayatta kalmak zorlaştı. İnsan ilişkileri çatışmalarla doluydu. Yıllar geçtikçe ve insanlar çoğaldıkça, günahın sonuçları Adem ve Havva'nın hayal bile edemeyeceği kadar arttı.
► İnsanların doğuştan sahip olduğu günahkar doğayı nasıl tanımlarsınız?
Miras kalan ahlaksızlık, insanın doğuştan günaha meyletmesini sağlayan ahlaki doğasının bozulmuşluğudur. Buna bazen "ilk günah" denir. Adem'in günahı nedeniyle doğuştan sahip olduğumuz günahkar doğadır.
Bütün insanlar doğuştan kötülüğe karşı bu eğilime sahiptir.[1] Kişi, doğduğu anda günahkâr bir eğilim tarafından zaten bozulmuştur. Kişi, seçim yapmaya başlar başlamaz günah işlemeye başlar. Günahkâr eğilim, çevresinden öğrendiği bir şey değildir.
Davut, kendisinin fesat içinde şekillendiğini ve günah içinde kendisine gebe kalındığını söyledi.[2] Annesinin yanlış bir şey yaptığını kastetmedi. Rahimde bir bebek oluşurken, doğasının zaten günah tarafından bozulduğunu kastetmişti.[3]
Bozulmuş tabiat nedeniyle insanlardaki Tanrı sureti zedelenir. Her insan benmerkezci ve günaha meyilli bir irade ile doğar.[4] Tanrı bize arzu ve güç vermedikçe, irademiz doğruyu seçmekte özgür değildir.[5]
Miras olarak edinilmiş ahlaksızlık; gurur, kıskançlık, nefret ve bağışlamama gibi içsel günahları harekete geçirir. Ayrıca günahlı eylemleri harekete geçirir.
İnsanlar doğal olarak Tanrı'nın otoritesine isyan eden bir tutuma sahiptir ve O'nun yasasına öfkelenirler. Günahkârlar sadece günahlı işlerinden dolayı değil, aynı zamanda Tanrı'ya karşı isyankar tutumlarından dolayı da yargılanacaklardır.[6]
Günahkar tabiatlı kişi doğal olarak benmerkezcidir. Tanrı'nın ve başkalarının otoritesine güvenmek yerine kendi iradesini öne sürmek ister. Tanrı'yı memnun etmekten ziyade kendi arzularını tatmin etmek ister. Kendine güveni vardır ve Tanrı’ya bağlı olmak istemez. Onun için kendi başarısı, Tanrı'nın yüceliğinden daha önemlidir.
İnsanlar doğruyu yanlışı tam olarak ayırt edemezler çünkü zihinleri kararmıştır.[7] Doğaları gereği asi dünyanın gittiği yönü, Şeytan'ın kontrolünü ve kendi günahkar arzularını takip ederler ve kendilerini Tanrı’nın gazabına uğratırlar.[8] Doğal eğilimleri her an günaha doğrudur.[9]
Miras alınan ahlaksızlığın boyutu, teolojide tam bir ahlaksızlık olarak tanımlanır. Tanrı'nın lütfunun yarattığı fark olmasaydı, insan hiç iyi bir şey yapamazdı hatta iyilik yapmayı istemezdi. Tövbe etmeyi ve Tanrı'yı aramayı bilmezdi.[10] İnsan, “suçlardan ve günahlardan ötürü ölü” olarak tanımlanmaktadır.”[11]
Tanrı'nın lütfunun miras alınan ahlaksızlığa nasıl yanıt verdiğini bilmek önemlidir. İlk olarak, Tanrı'nın gücü müjde mesajıyla birlikte gelir ve kaybolan kişiye müjdeye yanıt verme arzusu ve yeteneği verir.[12] Daha sonra kişi kurtulduğunda günahın kontrolünden kurtulur.[13] Bununla birlikte, yeni bir Hıristiyan'da miras alınan günahlı yapının etkisi devam eder.
Bir Hristiyan'da miras alınan günahlı yapının etkisi çeşitli şekillerde kendini gösterir.
Yeni Hristiyan, ayartma sırasında bazen kendi iradesiyle mücadele eder.
Yeni Hristiyan, direnmesi gereken yanlış güdüler hissedecektir.
Yeni Hristiyan, daha farkına varmadan yanlış tepkiler ve davranışlar sergileyecektir.
Yeni Hristiyan, inancından vazgeçmemesi için cesaretlendirilmelidir. Hâlâ yanlış güdülerle mücadele ettiği için kurtulduğundan şüphe duyabilir.
Bir pastör yeni Hıristiyanlara karşı sabırlı olmalıdır. Söyledikleri ve yaptıkları her şeyde tutarlı Hıristiyan olamayacaklarını anlamalıdır. Sorunlarını hemen görmeyebilirler. Miras alınan ahlaksızlığın temizlenmesi için dua etmeleri için teşvik edilmeleri gerekir, ancak anlamak için zamana ihtiyaçları olacak.
[3] “İnsan doğası gereği her türlü kötülükle dolu mudur? O tüm iyiliklerden yoksun mu? Tamamen düşmüş mü? Ruhu tamamen bozuk mu? Ya da metne geri dönecek olursak, kalbinin düşüncelerinin her tasavvuru yalnızca sürekli olarak kötü müdür? Bunu kabul et, o zaman sen bir Hristiyansın. Bunu reddet ve hala bir kafirsin.”
John Wesley, “İlk Günah Öğretisi”
Kasıtlı günah, Tanrı'nın bilinen iradesinin kasıtlı ihlalidir.[1] Bir kişinin yanlış olduğunu bildiği şeyi yapmayı ya da doğru olduğunu bildiği birşeyi yapmamayı seçmesidir.
Günahın doğası, İsa dışında herkesi günah işlemeye yöneltmiştir.[2] Hayatı boyunca doğru olan kimse yoktur.[3]
Romalılar 3:10-19'da, lütfun yarattığı fark olmaksızın kendi doğasını takip edenlerin bir tarifi vardır. Bu, isyan, nefret ve yıkımla dolu bir yaşamdır.
Kötü gibi görünmeyen bazı müjdeye iman etmemiş insanlar vardır. Başkalarına karşı yıkıcı, zarar veren günah işliyor gibi görünmezler. Ama bu insanlar da günahkardır, çünkü Tanrı'ya itaat etmek yerine kendi yolların da yürümeyi seçmektedirler. Kutsal Kitap insanlar kendi yollarında giden koyunlar gibidir der.[4]
Bir insanın kendi yolunu seçme hakkını talep etmesi ve Yaratıcısının kendisini yönlendirme hakkını inkar etmesi günahın özüdür. Bu, Tanrı'nın otoritesine isyandır. Bu, ilk insan olan Adem ve Havva'nın kendi tanrıları olmaya ayartıldıklarında işledikleri ilk günahtı.
Nihai yargıda, günahkarlar günahlı eylemlerinden dolayı yargılanacak ve ateş gölüne mahkûm edilecekler.[5]
Tövbe eden ve Müjde'ye inanan bir günahkar, kasıtlı günaha karşı zafer kazanmaya başlar. Günaha teslim olur ve günah işlerse, tövbe edebilir ve bağışlanabilir, ancak bir inananın normal yaşamı günaha karşı zaferlidir.[6]
Bir kişi bazen yanlışlıkla veya bilgisizce Tanrı’nın Sözünü ihlal eder.
Levililer 4:2-3'te, bir kişinin yanlış bir şey yaptığını anlayınca bir kurban sunması gerektiğini görüyoruz. Mesih'in ölümü, tüm Eski Ahit kurbanlarının yerini aldığından, Hıristiyanların kasıtsız ihlallerden kurtarıldıklarını biliyoruz.
Bunlar, Tanrı'nın mutlak standardının gerisinde kaldıkları için günah olarak adlandırılabilirler, ancak Kutsal Kitabın normalde günah dediği şey değildirler. Onlara günah diyen bir kişi, insan hatalarını Tanrı'nın kanununun kasıtlı ihlal edilmesinden ayırmada zorlanabilir. Yanlış bir insani sorumluluk duygusuna sahip olabilir.
Tanrı kasıtlı ihlalleri kınadı, ancak insan hatalarını değil. Anlayışımız sınırlı olduğu sürece bunlar kaçınılmazdır. Tanrı ile olan ilişkimizi bölmezler çünkü Tanrı'ya olan sevgimizle çelişmezler. Tanrı, O'na olan tam sevgimizin, bizden beklediği her şeyi yerine getirdiğini söyledi.[1] Bilmediğimiz şeylerden sorumlu değiliz.[2]
[Bildiğimiz gerçeğe göre] ışıkta yürüdükçe tüm günahlardan arınırız.[3] Bilinmeyen ihlallerin Tanrı ile ilişkimizi bozacağından korkmamıza gerek yoktur çünkü Mesih'in kefaretine güveniriz.
Levililer bölümü, istemeden yanlış bir şey yaptığımızı fark ettiğimizde tövbe etmemiz, Tanrı'dan af dilememiz ve yaşamımızı Tanrı'nın istediği şekilde düzeltmemiz gerektiğini gösterir.
Tanrı'nın Sözünü incelerken, Kutsal Ruh'u takip ederken, diğer inananlarla paydaşlık içindeyken ve olgunlukta büyüdükçe, Tanrı'nın iradesini istemeden ihlal eden davranışlarımızı değiştiriyor olmalıyız.
► Neden Tanrı'nın iradesini daha iyi bilmek ve yapmak istemeliyiz?
Tanrı'nın iradesini (isteğini) daha iyi anlamak ve ona tam olarak uymak istememiz için bazı nedenler vardır:
Tanrı'yı hoşnut etmeyen bir şey yapmak istemeyiz.
İstemsiz olsa bile yapılan yanlışların kötü sonuçları olur.
Hristiyanlar olarak iyi örnekler olmalıyız.
Tanrı'nın iradesinden kaçınmaya çalışırsak, kasıtlı günah işlemiş oluruz.
Tanrı'nın iradesine ilişkin anlayışımız geliştikçe, hayatımızdaki yanlışları ara sıra fark ederiz. Yaptığımız bir şeyin yanlış olduğunu kabul edersek, ancak yine de yapmayı seçersek, bu artık yalnızca cehaletten kaynaklanan bir hata değildir. Eğer değişmeyi reddedersek, bu yanlış yapma kasıtlı bir günaha dönüşür.
Zayıflıklar, fiziksel veya zihinsel sınırlamalar veya eksikliklerdir. Her kişide insan zaafı vardır. Adem'in günaha düşmesi ve insanlığın devam eden günah yoluyla gerilemesi nedeniyle, bizler zihinsel, fiziksel ve duygusal olarak Tanrı'nın bizi tasarladığından daha zayıfız.
Zayıflığın günah olmadığını biliyoruz, çünkü İsa'nın bile zayıflığı vardı, ama günahı yoktu.[1] İsa vücut alıp bu dünyaya geldiğinde, insanlığın sınırlarını üstlendi ve ayartıldığımız her şekilde ayartıldı. Kutsal Yazı bize onun aç kaldığını, yorulduğunu ve acı çektiğini söyler. İsa insanın zayıf yapısını üstlenmiş olsa da, asla Baba'yı hoşnut etmeyen bir şey yapmadı çünkü ilahi doğası ve Kutsal Ruh tarafından yönlendirildi.
Elçi Pavlus, zayıflığının Tanrı'nın gücünün gösterilmesi için bir fırsat olduğuna sevindi, ancak günahtan bahsetmediğini biliyoruz, çünkü günahın yaşamında devam etmesine sevinmezdi.[2]
Ölümlü bedende olduğumuz sürece zayıflığımız olacaktır. Anlayışımızın sınırlı olması insan hatalarını kaçınılmaz kılar. Zayıflık kasıtlı günaha neden olmaz. Günah işlemeyi seçersek, suçluyuz ve insan doğamızı suçlayamayız. Tanrı bizi insan olduğumuz için değil, irademizi ona karşı kullandığımız için yargılar.
► Kasıtlı günahı kasıtsız ihlallerden ayırt etmek neden önemlidir?
Kaçınılması Gereken Hata: Kasıtlı Günahın Belirsiz Bir Tanımı
Bazı insanlar kasten günahı, miras alınan ahlaksızlığı, kasıtsız ihlalleri, zayıflığı bir araya toplar ve hiçbir ayrım gözetmeksizin buna “günah” derler.
Günahkar, günahlarından vazgeçmeye razı olacak kadar üzgün olduğunda tövbe eder. Bu, kasıtlı günahtan tövbe ettiği anlamına gelir, çünkü Tanrı'nın gücüyle onu değiştirecek olan budur.
Kasıtlı günahı diğer kategorilerden ayırt edersek, bir inanan günaha karşı zaferi kazanmış demenin ne anlama geldiğini anlayabiliriz. Bu kategorileri ayırt etmeyen insanlar, günaha karşı zaferin mümkün olduğuna inanmazlar.
Kurtuluşun Kutsal Yazılara dayanan tanımları, yalnızca insanlık durumunun yönleri arasındaki bu farklılıklarla anlam kazanır. Kurtuluşu anlamak için günahı doğru bir şekilde tanımlamalıyız.
Sınıf, “İnanç Beyanı”nı en az iki kez birlikte okumalıdır.
İnanç Beyanı
Günah ilk yaratılmış olan insanların özgürce aldıkları Tanrı'ya itaatsizlik etme kararından kaynaklanır. İsa dışındaki tüm insanlar Adem'in ahlaki bozukluğunu miras almıştır ve aynı zamanda günahlı işlerinden dolayı da suçludur. İnsan hataları Tanrı'nın yasasını ihlal edebilir, ancak Tanrı ile olan ilişkimizi bozmaz. Son yargıdan önce Tanrı'nın bağışlamasına sahip olmazsa, her günahkar sonsuza dek mahkum edilecektir.
5. Ders Ödevleri
(1) Bölüm Ödevi: Her öğrenciye aşağıda listelenen bölümlerden biri atanacaktır. Bir sonraki ders oturumundan önce, pasajı okumalı ve bu dersin konusuyla ilgili ne söylediği hakkında bir paragraf yazmalıdır.
Galatyalılar 5:16-21
Efesliler 5:1-8
Titus 1:10-16
Yakup 4:1-4
2. Petrus 2:9-17
Romalılar 1:21-32
Romalılar 3:10-20
(2) Test: Bir sonraki derse Ders 5 üzerinden bir test ile başlayacaksınız. Hazırlık aşamasında test sorularını dikkatlice inceleyin.
(3) Öğretme Ödevi: Ders dışı öğretim zamanlarınızı planlamayı ve raporlamayı unutmayın.
Ders 5 Testi
(1) Günahın ne olduğunu anlamamız için dört sebep nedir?
(2) Günahın Tanrı'nın hatası olmadığını nereden biliyoruz?
(3) Aşağıdakilerin her birinin tek cümlelik bir tanımını yapın: miras olarak gelen günahlı yapı, kasıtlı günah, kasıtsız ihlaller ve zayıflıklar.
(4) Tanrı'nın iradesini neden daha iyi anlamayı ve yapmayı istemeliyiz?
(5) Zayıflığın günah olmadığını nereden biliyoruz?
SGC exists to equip rising Christian leaders around the world by providing free, high-quality theological resources. We gladly grant permission for you to print and distribute our courses under these simple guidelines:
No Changes – Course content must not be altered in any way.
No Profit Sales – Printed copies may not be sold for profit.
Free Use for Ministry – Churches, schools, and other training ministries may freely print and distribute copies—even if they charge tuition.
No Unauthorized Translations – Please contact us before translating any course into another language.
All materials remain the copyrighted property of Shepherds Global Classroom. We simply ask that you honor the integrity of the content and mission.